2 Temmuz 2025 Çarşamba

W201 Mercedes-Benz 190 Serisi Satın Alma Rehberi

 



Merhaba  klasik otomobil tutkunları! Bugün efsanevi bir klasiği, Mercedes-Benz W201 190 serisini mercek altına alıyoruz. Eğer siz de bu ikonik araca sahip olmayı düşünüyorsanız, doğru yerdesiniz. Bu video, 190 serisi bir Mercedes satın alırken bilmeniz gereken her şeyi adım adım anlatacak. Haydi başlayalım!


Üretim Tarihleri ve Genel Tarihçe

Mercedes-Benz W201, halk arasında daha çok "Baby Benz" olarak bilinen, 1982'den 1993'e kadar üretilmiş kompakt lüks sedan serisidir. İlk olarak BMW 3 Serisi'ne rakip olarak tasarlanan bu model, Mercedes'in o güne kadarki en küçük otomobiliydi. Ancak küçük olması, kalitesinden ödün verildiği anlamına gelmiyordu. Aksine, 190 serisi, Mercedes'in mühendislik harikası olduğunu bir kez daha kanıtladı. Çok noktadan bağlantılı arka süspansiyon sistemi, hava sürtünme katsayısı ve pasif güvenlik özellikleriyle kendi sınıfında çığır açtı. Özellikle 190E 2.3-16 ve 2.5-16 Cosworth modelleri, motor sporlarındaki başarılarıyla adından sıkça söz ettirdi. Toplamda yaklaşık 1.8 milyon adet üretilen bu seri, günümüzde bile hala yollarda ve ciddi bir hayran kitlesine sahip.


Motor, Şanzıman ve VIN Etiketi Çözümlemesi

Şimdi gelelim bir 190E'nin kalbine: motor ve şanzımanına. Bu araçlarda geniş bir motor yelpazesi bulunuyor. Hem benzinli hem de dizel seçenekler mevcut.

  • Benzinli Motorlar: 1.8 litreden (190E 1.8) 2.6 litreye (190E 2.6) kadar sıralı dört ve altı silindirli motorlar bulunuyor. Cosworth versiyonları ise 2.3 ve 2.5 litre hacimli 16 supaplı motorlara sahipti.
  • Dizel Motorlar: 2.0 litreden (190D 2.0) 2.5 litre turbo dizel (190D 2.5 Turbo) motorlara kadar farklı güç seçenekleri mevcuttu.

Şanzıman seçenekleri ise çoğunlukla 4 veya 5 ileri manuel ve 4 ileri otomatikti. Bazı özel versiyonlarda daha farklı şanzımanlar da görülebilir.

VIN Etiketi Çözümlemesi

Bir Mercedes-Benz W201'in geçmişini ve özelliklerini anlamanın en iyi yollarından biri VIN (Araç Kimlik Numarası) etiketini incelemektir. VIN etiketi genellikle sürücü kapısının çerçevesinde, motor bölmesinde veya ön camın alt kısmında bulunur.

VIN Kodu Şeması (Genel Bilgilendirme):

VIN kodu 17 haneden oluşur ve her bir hane belirli bir bilgiyi temsil eder.





  • 1. Karakter (Üretici Ülke): W = Almanya
  • 2-3. Karakterler (Üretici Kodu): DB = Mercedes-Benz
  • 4. Karakter (Araç Tipi): J, K, L, M, N, P, R, S, T, V, W, X, Y, Z
  • 5-7. Karakterler (Model ve Gövde Tipi): Örneğin, 201 = W201 serisi
  • 8. Karakter (Motor Tipi): Motor tipine göre değişir.
  • 9. Karakter (Kontrol Karakteri): Güvenlik karakteri.
  • 10. Karakter (Model Yılı): Genellikle A=1980, B=1981... harf sırasına göre ilerler (I, O, Q, U, Z harfleri kullanılmaz).
  • 11. Karakter (Montaj Fabrikası): Genellikle B, C, F, G, H, J, N, R, V, W, X, Y, Z harfleri kullanılır.
  • 12-17. Karakterler (Seri Numarası): Aracın üretim sırasındaki numarası.

VIN etiketindeki bilgiler genellikle aracın orijinal rengini, iç döşeme rengini, opsiyonel donanımlarını (klima, elektrikli camlar vb.) ve şanzıman tipini de belirtir. Satın almayı düşündüğünüz aracın VIN bilgilerini bir Mercedes-Benz bayiinden veya online VIN çözücü sitelerinden sorgulayarak orijinal özelliklerini teyit edebilirsiniz. www.lastvin.com  Bu, aracın sonradan herhangi bir modifikasyon geçirip geçirmediğini veya orijinal haliyle ne kadar tutarlı olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Alttaki Tablodan yararlanarak aracınızınŞasi ve Motor nosundan aracınızın orijinal olup olmadığını teyid edebilirsiniz.


W201 190 Vin Kodu cözüm tablosu


Kaporta Aksamı: Paslanma, Hasar Noktaları, Boya ve Değişen Bilgileri

Bir 190 serisi alırken kaporta kontrolü hayati öneme sahiptir. Yıllar geçtikçe paslanma ve kaza hasarları kaçınılmaz olabilir.

Paslanma Kontrolü:

  • Marşpiyeller: Kapı altlarındaki marşpiyeller, özellikle çamurluk birleşim yerleri ve kriko kaldırma noktaları pas açısından kritik bölgelerdir.
  • Ön ve Arka Çamurluk Ağızları: Lastiklerin çamur ve su sıçratması nedeniyle bu bölgeler paslanmaya çok müsaittir.
  • Kapı Altları ve İç Kısımları: Kapı alt kenarları ve kapı menteşelerinin etrafını kontrol edin.
  • Bagaj Kapağı ve Bagaj İçi: Bagaj havuzu, stepne yuvası ve bagaj kapağının alt kenarları nemden dolayı paslanabilir.
  • Motor Bölmesi: Amortisör kuleleri, radyatör destek sacları ve akü tablasının altı gibi bölgelerde paslanma belirtileri arayın.
  • Şasi ve Alt Takım: Aracı bir lift üzerinde inceleyebiliyorsanız, şasi bacaklarını, taban saclarını ve egzoz bağlantı noktalarını detaylıca kontrol edin. Özellikle kaldırım darbeleri veya kaza sonucu alt takımda oluşan deformasyonlar paslanmayı hızlandırabilir.
  • Ön ve Arka Cam Çevresi: Cam fitillerinin alt kısımlarında ve cam kenarlarında paslanma olabilir. Su sızıntısı belirtileri arayın.





  • Hasar ve Boya Kontrolü:
  • Macun Tespiti: Kaporta üzerinde parmağınızla gezdirerek veya bir mıknatıs yardımıyla macunlu bölgeleri tespit etmeye çalışın. Macunlu bölgelerde mıknatıs yapışmaz veya tutunması zayıf olur.
  • Boya Ton Farkları: Aracın farklı panelleri arasında renk tonu farklılıkları olup olmadığını kontrol edin. Özellikle güneş altında bu farklar daha belirgin olabilir.
  • Boya Atıkları ve Dalgalanmalar: Yeniden boyanmış panellerde boya akıntıları, portakal kabuğu görünümü veya dalgalanmalar olabilir.
  • Vida ve Civata İzleri: Kapılar, kaput ve bagaj kapağının menteşelerindeki vidaların sökülüp takıldığına dair izler (boya sıyrıkları, tornavida izleri) değişen parçalara işaret edebilir.
  • Fitil Kontrolü: Kapı ve bagaj fitillerini kaldırarak altındaki boya ve sac birleşim yerlerini kontrol edin. Fabrikasyon birleşim yerleri düzgün ve muntazam olur.
  • Şasi Kontrolü: Ciddi kazalarda şaside eğilme veya kaynak izleri olabilir. Bu tür durumlar aracın sürüş dinamiklerini ve güvenliğini olumsuz etkiler. Mutlaka profesyonel bir ekspertizden yardım alın.

Genel Dış Kontroller

Kaporta dışında, dışarıdan dikkat etmeniz gereken başka önemli noktalar da var:

  • Far ve Stop Lambaları: Çatlak, buğu veya su alma var mı? Tüm lambaların çalışır durumda olduğundan emin olun.
  • Yan Aynalar: Elektrikli ise motorlarının ve aynaların hareketlerinin sorunsuz olduğundan emin olun. Kırık veya çatlak var mı?
  • Tamponlar ve Izgaralar: Çatlak, kırık veya eksik parça var mı? Krom aksamlar matlaşmış mı veya paslanmış mı?
  • Silecekler: Lastiklerin durumu ve silecek motorunun çalışması. Silecek kollarında paslanma veya eğrilme var mı?
  • Camlar: Çatlak, çizik veya taş izi var mı? Özellikle ön camda görüşü engelleyecek hasarlar olmamalı.




İç Döşeme Kontrolleri ve Model Yılı Eşleşmeleri

190 serisinin iç mekanı, Mercedes'in o dönemki kalite algısını yansıtır. İç döşeme kontrolü, aracın ne kadar bakımlı kullanıldığını gösterir.

  • Koltuklar: Kumaş veya deri döşemede yırtık, sökük, leke veya aşırı deformasyon var mı? Özellikle sürücü koltuğunun yan destekleri zamanla deforme olabilir. Isıtmalı koltuklar varsa, ısıtma fonksiyonlarının çalıştığından emin olun.
  • Kapı Panelleri: Kapı kollarında gevşeklik, kapı panellerinde çatlak veya deformasyon var mı? Hoparlör ızgaralarını kontrol edin.
  • Tavan Döşemesi: Sarkma, yırtık veya leke var mı?
  • Halılar ve Paspaslar: Yıpranma veya aşırı kirlenme var mı? Altında nem veya pas belirtisi olup olmadığını kontrol edin.
  • Gösterge Paneli ve Konsol: Çatlak, çizik veya eksik parça var mı? Tuşların ve düğmelerin aşınma durumu.
  • Direksiyon Simidi: Aşınma, soyulma veya deformasyon var mı?

Model Yılı Eşleşmeleri: W201 serisi üretim yılları boyunca iç mekanında bazı ufak değişikliklere gitmiştir. Örneğin, ilk modellerde daha sade bir konsol varken, sonraki yıllarda bazı düğme ve havalandırma ızgaralarında güncellemeler olmuştur. Koltuk döşeme desenleri ve renk seçenekleri de yıllara göre değişiklik gösterebilir. Araştırdığınız aracın model yılına uygun orijinal iç döşeme ve konsol özelliklerini bilmeniz, aracın iç mekanının ne kadar orijinal olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır. Örneğin, çok eski bir modelde çok yeni tip bir döşeme varsa, bu döşemenin değiştiğine işaret edebilir.





Elektronik Aksamlar: Camlar, Kilometre Saati, Klima vb.

Modern araçlara göre daha basit elektronik aksamları olsa da, 190 serisinde de dikkat etmeniz gerekenler var:

  • Elektrikli Camlar: Tüm camların sorunsuz bir şekilde inip kalktığından ve hızlı çalıştığından emin olun. Sesli veya yavaş çalışıyorlarsa motorlarında veya mekanizmalarında sorun olabilir.
  • Merkezi Kilit Sistemi: Tüm kapıların, bagaj ve yakıt deposu kapağının merkezi kilitle açılıp kapandığından emin olun. Vakumlu bir sistem olduğu için hava kaçakları sıkça görülür.
  • Silecekler ve Far Yıkama: Sileceklerin tüm kademelerde çalıştığından ve far yıkama sisteminin (varsa) işlevsel olduğundan emin olun.
  • Kilometre Saati: Aracın gerçek kilometresini anlamak için gösterge panelindeki kilometre sayacının çalışır durumda olduğundan ve kurcalanmadığından emin olun. Ayrıca, direksiyon, pedal lastikleri ve koltuk aşınması gibi göstergelerle kilometre uyumlu olmalı.
  • Klima Sistemi: Klimanın soğuk hava verdiğinden ve fan kademelerinin sorunsuz çalıştığından emin olun. Klima sistemindeki bir arıza pahalı olabilir.
  • Radyo/Kaset Çalar: Orijinal teybin çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Hoparlörlerden ses gelip gelmediğini kontrol edin.
  • Gösterge Paneli Lambaları: Kontak açıldığında tüm ikaz lambalarının yanıp söndüğünden ve araç çalıştığında hepsinin söndüğünden emin olun. Özellikle ABS, yağ basıncı, akü lambalarına dikkat edin.
  • Aydınlatma: İç aydınlatma lambaları, torpido lambası, bagaj lambası gibi tüm iç aydınlatmaların çalıştığından emin olun.

Motor Kontrol Listesi (Benzinli ve Dizel Ayrıntılı)

Motor, aracın en önemli ve en pahalı parçasıdır. Detaylı bir kontrol şart.

Benzinli Motorlar:

  • Çalıştırma: Motor soğukken kolayca marş almalı. İlk çalıştırmada egzozdan mavi veya beyaz duman gelmemeli (mavi yağ, beyaz su yakma belirtisi olabilir).
  • Rölanti: Motor rölantide sabit ve sessiz çalışmalı, dalgalanma veya titreşim olmamalı.
  • Motor Sesi: Sübap sesi, zincir sesi veya vuruntu gibi anormal sesler olmamalı. Motorun çalışırken dinleyin, tıkırtı, şıkırtı veya gıcırtı sesleri olmamalı.
  • Yağ Kaçakları: Motor bloğu, karter, subap kapağı contaları ve diğer bağlantı noktalarında yağ kaçağı olup olmadığını kontrol edin.
  • Soğutma Sistemi: Hortumlarda çatlak veya şişme var mı? Radyatörde su kaçağı veya paslanma var mı? Hararet göstergesinin normal seviyelerde kalması önemli. Termostat ve su pompası kontrol edilmeli.
  • Egzoz Dumanı: Egzozdan siyah duman (aşırı zengin karışım), beyaz duman (su/antifriz yakma) veya mavi duman (yağ yakma) gelmemeli.
  • Performans: Test sürüşünde motorun çekişi yeterli olmalı, gaz tepkimesi iyi olmalı. Yokuşlarda veya hızlanmalarda güç kaybı hissetmemelisiniz.
  • Bujiler ve Ateşleme Sistemi: Buji kabloları, distribütör kapağı ve bujilerin durumu kontrol edilmeli.
  • Yakıt Sistemi: Yakıt enjeksiyon sistemi (KE-Jetronic veya daha sonraki modellerde LH-Jetronic) karmaşık olabilir, sistemde kaçak veya arıza belirtileri olup olmadığını kontrol edin.

Dizel Motorlar:

  • Çalıştırma: Dizel motorlar soğukta biraz daha geç çalışabilir, ancak aşırı zorlanma olmamalı. İlk çalıştırmada yoğun siyah duman gelmesi normal değildir.
  • Rölanti: Rölantide benzinli motorlara göre daha sesli çalışması normaldir, ancak düzenli ve titreşimsiz olmalı.
  • Motor Sesi: Takırtı, tıkırtı veya metalik sesler olmamalı. Enjektör seslerini ayırt etmek önemlidir.
  • Yağ Kaçakları: Benzinli motorlarda olduğu gibi yağ kaçaklarına dikkat edin.
  • Soğutma Sistemi: Hortumlar, radyatör ve su pompası kontrol edilmeli.
  • Egzoz Dumanı: Siyah duman (eksik yanma, enjektör veya yakıt pompası sorunu), mavi duman (yağ yakma), beyaz duman (su buharı veya soğuk motorda normal olabilir, ancak sürekliyse sorun var).
  • Performans: Dizel motorların torku ve yakıt ekonomisi ana avantajlarıdır. Performans düşüklüğü hissediyorsanız, yakıt sistemi veya turbo (varsa) sorunlu olabilir.
  • Enjektörler ve Yakıt Pompası: Enjektörlerin püskürtme düzeni ve yakıt pompasının durumu motorun düzgün çalışması için kritiktir.
  • Turbo Kontrolü (190D 2.5 Turbo için): Turbo sesini dinleyin, ıslık sesi gelmesi normaldir ancak aşırı gürültülü veya sürtünme sesi geliyorsa turbo bitiyor olabilir. Turbo milinde boşluk olup olmadığını kontrol edin (profesyonel yardım).

Şanzıman Kontrolleri (Manuel ve Otomatik)

Şanzıman, aracın sürüş konforu ve performansı için çok önemlidir.

Manuel Şanzıman:

  • Vites Geçişleri: Tüm viteslerin kolayca ve ses yapmadan geçtiğinden emin olun. Vites kolunda aşırı boşluk olmamalı.
  • Debriyaj: Debriyaj pedalı ne çok sert ne de çok yumuşak olmalı. Debriyaj kavrama noktasının normal olduğundan emin olun. Kaydırma yapmamalı veya titrememeli.
  • Şanzıman Sesi: Vites geçişlerinde veya sürüş esnasında şanzımandan uğultu, vınlama veya vuruntu sesleri gelmemeli.

Otomatik Şanzıman:

  • Vites Geçişleri: Vites geçişleri sarsıntısız ve hissedilmeyecek derecede yumuşak olmalı. Vites değişimlerinde vuruntu veya gecikme olmamalı.
  • Geri Vites: Geri vitese takıldığında gecikme veya sert tepki olmamalı.
  • Yağ Kontrolü: Şanzıman yağı seviyesi ve rengi kontrol edilmeli. Koyu renkli veya yanık kokusu olan yağ, şanzımanda sorun olabileceğine işaret eder.
  • Kick-Down: Gaz pedalına sonuna kadar basıldığında (kick-down) şanzıman otomatik olarak bir veya iki alt vitese düşmeli ve araç hızlanmalı.
  • Sızıntılar: Şanzıman bloğu veya karterinde yağ kaçağı olup olmadığını kontrol edin.

Ön ve Arka Takım Kontrolleri (Süspansiyon Sistemleri ile Birlikte)

Yol tutuşu ve sürüş konforu için ön ve arka takımın durumu hayati önem taşır.

  • Amortisörler: Araç her tekerlekten bastırıldığında bir kez esneyip durmalı, zıplamamalı. Amortisörlerde yağ kaçağı olup olmadığını kontrol edin.
  • Helezon Yaylar: Kırık veya çatlak yay olup olmadığını kontrol edin.
  • Salıncaklar ve Burçlar: Tekerleği her iki yandan tutarak sallayın, boşluk veya ses geliyorsa salıncak burçları veya rotillerde sorun olabilir.
  • Rot Başları ve Rotiller: Direksiyon çevrildiğinde veya aracın altından bakıldığında boşluk veya aşırı aşınma olup olmadığını kontrol edin.
  • Viraj Demiri Lastikleri: Viraj demiri lastiklerinde çatlak veya yıpranma olup olmadığını kontrol edin. Bunlar ses yapabilir.
  • Aks Milleri ve Körükleri (Arka): Özellikle arka çeker araçlarda aks körüklerinde yırtık olup olmadığını kontrol edin. Yırtık varsa içerisine toz ve su girer, aks mili bozulur.
  • Diferansiyel (Arka): Yağ kaçağı var mı? Boşluk veya ses yapıyor mu?
  • Direksiyon Kutusu: Direksiyon çevrildiğinde boşluk veya ses yapıyor mu? Hidrolik direksiyon ise kaçak var mı?
  • Fren Sistemi: Fren disklerinde aşırı yıpranma veya çatlak var mı? Fren balatalarının durumu. Fren hidrolik seviyesi. Fren pedalına basıldığında yumuşaklık veya titreme olup olmadığını kontrol edin. ABS sisteminin çalışıp çalışmadığını test edin.

Lastik ve Jant Kontrolleri

Son olarak, aracın yere basan en önemli kısımları: lastikler ve jantlar.

  • Lastik Ömrü ve Diş Derinliği: Lastiklerin üretim tarihini (DOT kodu) kontrol edin. Genellikle 5 yıldan eski lastikler sertleşir ve yol tutuşunu kaybeder. Diş derinliği yasal sınırın üzerinde olmalı (genellikle 1.6 mm, ancak güvenli sürüş için en az 3-4 mm önerilir).
  • Lastik Yanakları: Yanaklarda çatlak, balon veya kesik var mı?
  • Eşit Aşınma: Lastiklerin eşit şekilde aşındığından emin olun. Dengesiz aşınma, rot ayarı bozukluğu veya süspansiyon sorunlarına işaret edebilir.
  • Jantlar: Jantlarda eğrilik, çatlak, kaynak izi veya kaldırım darbeleri var mı? Jant göbeklerinde eksik kapak veya vida var mı?
  • Bijonlar: Tüm bijonların yerinde olduğundan ve sıkılı olduğundan emin olun.

Sonuç

Mercedes-Benz W201 190 serisi, doğru bir seçimle size uzun yıllar sorunsuz ve keyifli bir sürüş deneyimi sunabilecek nadir araçlardan biridir. Bu rehberdeki tüm adımları dikkatlice uygulayarak, hayalinizdeki "Baby Benz"e sahip olma yolunda emin adımlarla ilerleyebilirsiniz. Unutmayın, bir uzmandan yardım almak ve kapsamlı bir ekspertiz raporu almak her zaman en güvenli yaklaşımdır. Kalın sağlıcakla...

Serdar Bellek

Daha geniş kapsamlı bir Anlatım için Bu linki tıklayınız lütfen kanalıma abone olarak destek olunuz.



27 Mayıs 2025 Salı

Daimler AG Arşivinden Mercedes-Benz W120 W121 Ponton 1953-1959

 


Ağustos 1953’te tanıtılan Mercedes-Benz 180 (firma içi kodu W120), markanın ponton formundaki karoserisiyle ürettiği ilk binek otomobil olarak tarihe geçti. İlk kez 1946’da ABD’de geliştirilen bu ponton yapı stili; tamamen entegre çamurlukları ve dikdörtgen zemin planıyla dikkat çekiyordu. Bu yeni tasarım yaklaşımı yalnızca daha düşük hava direnci ve azaltılmış rüzgar gürültüsü sağlamakla kalmadı, aynı zamanda daha geniş ve ferah bir iç mekân da sundu.

Mercedes-Benz’in otomobil üretim tarihinde bir başka yenilik ise bu modelin kendinden taşıyıcı gövde yapısıydı. Şasiyle tamamen kaynaştırılmış bu yapı sayesinde burulma direnci, 170 serisinin geleneksel yapısına göre önemli ölçüde artırılmıştı.



O dönemin standartlarına göre oldukça modern kabul edilen bu mühendislik çözümü, otomotiv uzmanları tarafından genel olarak olumlu karşılandı. Ancak aracın, 170 Sb modelinden aktarılan yandan supaplı motoru eleştirilmeden geçilmedi. Her ne kadar güvenilirliğiyle sorun yaratmasa da 52 beygirlik bu motor, performans açısından pek etkileyici değildi.

Sürüş özellikleri ise selefi olan 170 Sb’ye kıyasla daha da geliştirilmişti. Ön ve arka süspansiyon sistemleri temelde benzer yapıya sahip olsa da bazı teknik detaylarda iyileştirmeler yapılmıştı. Örneğin ön tekerlekler, artık doğrudan şasiye değil, “sürüş çerçevesi” (Almanca: Fahrschemel) adı verilen U şeklinde preslenmiş sac parçalardan oluşan özel bir aks taşıyıcısına monte ediliyordu. Bu parça sadece ön süspansiyonu değil, aynı zamanda motoru, şanzımanı ve direksiyon sistemini de taşıyordu. Ayrıca üç noktadan sessiz bloklarla şasiye bağlanarak yol gürültüsünü minimize ediyordu.

Arka süspansiyon ise, Mercedes’in başarıyla uyguladığı salıncak aks sistemiydi. Bu sistemde her iki arka tekerlek, artık daha uzak konumlandırılmış uzunlamasına kontrol kollarıyla daha stabil hale getirilmişti.


Ocak 1954'te W120 serisi, 180 D modeliyle genişletildi. Bu yeni versiyon, temel olarak benzinli kardeşi 180 ile aynı yapıya sahipti; aralarındaki farklar yalnızca, 170 DS modelinden alınan dizel motor, 12 voltluk elektrik sistemi ve farklı arka aks oranıyla sınırlıydı. Böylece, sadık dizel kullanıcıları da artık modern ponton tasarımının getirdiği tüm konfor ve sürüş avantajlarından faydalanma şansına sahip oldular.



Eylül 1955'te, hem benzinli hem dizel modeller, daha önce 220 a modelinde kullanılmış olan yeni tip bir arka aks ile donatıldı. Bu, düşük konumlu döner noktaya sahip tek mafsallı salıncak aks sistemi idi. Yeni sistem, yol tutuşu açısından belirgin iyileşmeler sağlıyordu; çünkü tekerleklerdeki iz genişliği ve kamber açısı değişimleri minimuma indirgenmişti.

Mart 1956’da ise dört silindirli Ponton modellerine bir yenisi daha eklendi: Mercedes-Benz 190. Bu model, temel olarak 180’in geliştirilmiş bir versiyonuydu, ancak daha güçlü bir motorla donatılmıştı. 190 SL roadster modelinden türetilen, 1.9 litrelik üstten supaplı motor, düşük sıkıştırma oranı, yumuşak zamanlamalı eksantrik mili ve tek kademeli karbüratörle biraz daha sakinleştirilmişti ve 75 beygir güç üretiyordu.



Motorun montajı da yeniden gözden geçirilmişti: 180 ve 180 D modellerinde motor yalnızca ön taraftan desteklenirken, 190 modelinde motor artık iki ek noktadan daha desteklenerek daha dengeli bir şekilde sürüş şasisine yerleştirilmişti. Aracın artan performansına uygun şekilde fren sistemi de güçlendirilmişti. Ön tekerleklerde, ısı dağılımını iyileştiren nervürlü "turbosoğutmalı" fren tamburları ve daha geniş fren balataları kullanılmıştı.

Dış tasarımda ise 190 modeli, daha sade kardeşlerinden ayrılan bazı estetik detaylara sahipti. Bunlar arasında ön kapılarda küçük açılır camlar (döner camlar), cam altlarını çevreleyen krom çıtalar, yatay krom şeritli genişletilmiş radyatör ızgarası, çamurluklara kadar uzanan asimetrik hava giriş süslemeleri, krom yağmur kanalları, daha büyük arka farlar, havalandırma deliklerine sahip jantlar ve büyük yıldızlı özel tekerlek kapakları yer alıyordu.


Mercedes-Benz, Ağustos 1957’de “Daha değerli, ama daha pahalı değil” sloganıyla dört silindirli Ponton modellerinde bir dizi yenilik sundu. Bu dönemde neredeyse tüm sedan modelleri hem iç hem dış tasarımda çeşitli iyileştirmelere kavuştu.

Tüm dört silindirli sedanlar —180, 180 D ve 190—, yenilenmiş iç döşemelerle donatıldı. Arka tampon köşe koruyucularına entegre edilen yeni plaka aydınlatmaları ve bagaj kapağına eklenen yeni tip "istiridye kabuğu" tutma kolu, tüm modellerde ortak güncellemeler arasındaydı.



Ancak en köklü değişim, 180 modelinde görüldü. Artık 180 a olarak adlandırılan bu versiyon, 190 modelinin motorunu temel alan, üstten eksantrik mili ile çalışan 1.9 litrelik bir motorla donatıldı. Ancak bu motor, sıkıştırma oranının düşürülmesi ve çift yerine tek karbüratör kullanımı sayesinde 65 beygir güce indirgenmişti. Böylece 180 a, süper benzin yerine normal benzinle de çalışabilecek şekilde ekonomik hale getirildi.

180 a'nın dış görünüşü de geliştirildi. Dizel versiyonu 180 D’nin aksine, 190 modelinden alınan genişletilmiş arka stop lambaları, hava girişlerindeki krom süs şeritleri ve daha geniş radyatör ızgarası gibi estetik detaylara kavuştu. Ancak ızgara, 190’daki gibi yatay krom şeritler içermiyordu.



Nisan 1958 itibarıyla, hem 180 hem 180 D modellerine de ön kapılarda küçük açılır camlar (döner camlar) eklendi ve jant kapakları artık daha büyük Mercedes yıldızını taşıyan, 190 modelinden alınan versiyonlarla değiştirildi.

Eylül 1958’de ise Mercedes-Benz, dizel motorlu serisine 190 D modelini ekledi. Bu araç, benzinli 190’ın motor bloğu üzerine geliştirilen ve 50 beygir güce sahip yeni bir 1.9 litrelik dizel motora sahipti. Gövde ve donanım bakımından, benzinli versiyonla birebir aynı olan bu yeni model, hem daha yüksek performansı hem de artırılmış sürüş konforu sayesinde kısa sürede ticari başarı yakaladı.

Kaynak: Mercedes-Benz Daimler AG Arşivi

WikiBenz YouTube W120 Oynatma Listesi / Lütfen Abone Olunuz.

Daimler AG Arşivinden Mercedes-Benz W120 W121 Ponton 1959-1962


S Serisi W111'in yeni altı silindirli modelleriyle aynı zamanda, Ağustos 1959'da Vierzylindermodelle ( Dört Silindirli Modeller ) 180, 180 D, 190 ve 190 D modelleri de modernize edilmiş bir şekilde tanıtıldı. Teknik olarak, dört model de büyük ölçüde değişmeden kaldı; ancak 180 ve iki dizel model artık ön tekerleklerde 190 modelinde olduğu gibi turbo soğutmalı fren tamburları ve daha geniş fren ayaklarına sahipti. İki benzinli modelin motor gücü, 180 modelinde sıkıştırma oranının artırılmasıyla 68 PS'ye ve 190 modelinde 80 PS'ye yükseltildi.



Stilistik olarak modernize edilen yenilenmiş modeller, 180 b, 180 Db, 190 b ve 190 Db olarak adlandırılan içeride ve dışarıda önemli değişikliklerle geldi: Motor kaputu daha düz ve daha geniş ve düşük radyatör ızgarası yeni altı silindirli modellerden alınmıştı. Tamponlar biraz daha iri yapılmıştı; önceki modellere kıyasla ön tampon artık boynuzlara sahip değildi. Arka lambalar da yeniden tasarlanmış ve Coupé ve Cabriolet'lerde olduğu gibi entegre yansıtıcılara sahipti. İç mekan tasarımı da revize edilmiş ve pasif güvenliği artırmayı amaçlamıştı: Yeni altı silindirli modeller gibi, 180, 180 D, 190 ve 190 D modelleri de elastik ve kısmen gömülü düzenlenmiş kontrol elemanlarına sahip dolgulu bir gösterge paneli ile bir direksiyon simidi aldı. 190 b ve 190 Db modellerini dışarıdan 180 modellerinden ayıran karakteristik özellikler, pencerelerin altındaki çevreleyen krom şerit ve krom yağmur oluklarıydı.



Ağustos 1961’de, 190 c ve 190 Dc modelleriyle tamamen yeniden tasarlanmış iki dört silindirli model tanıtıldı. Kuyruk yüzgeçli karosere sahip bu araçlar, 190 b ve 190 Db modellerinin halefleri olarak görev yaptı. Ancak "Ponton modelleri" dönemi henüz tamamen sona ermemişti: 180 ve 180 D modelleri, bir nevi "üretimden kaldırılacak modeller" olarak üretilmeye devam etti, fakat bazı değişikliklere uğradılar; bu durum, iç tip adlandırmalarında 180 c ve 180 Dc olarak ifade edildi.

180 c modelinde, selefi ile karşılaştırıldığında yalnızca eksantrik mili ve supap sistemi hafifçe değiştirilmişti. Buna karşılık 180 Dc modeli tamamen yeni bir motorla donatılmıştı: 190 Dc modelinden alınan 2.0 litrelik motor kullanılmış, ancak maksimum devir 3800 dev/dak ile sınırlandırılmış ve bu nedenle sadece 48 PS güç üretebilmişti – bu, 190 Dc'ye göre 7 PS daha az, fakat 180 Db'nin 1.8 litrelik motoruna göre 5 PS daha fazlaydı. Her iki model de Ekim 1962’ye kadar üretildi.



Seri 120 ve 121’e ait Ponton modelleri, seleflerinde olduğu gibi yalnızca sedan olarak değil, aynı zamanda yarım karosere sahip şasi versiyonları olarak da sunulmuştu. Bu şasiler, hem yurt içinde hem de yurt dışında karoser üreticileri tarafından ambulans, station wagon ya da diğer özel araçlara dönüştürülüyordu. Özellikle Lorch’taki Binz ve Bonn’daki Miesen firmalarının ambulans üst yapıları oldukça yaygınlaştı ve tanınır hale geldi.

Mayıs 1955’ten itibaren 180 ve 180 D modelleri öncelikle ambulans şasisi olarak sunuldu; Eylül ayında station wagon ve cenaze aracı versiyonları da ürün yelpazesine eklendi. Kasım ayından itibaren ise iki kapılı yarım karosere sahip şasi – cenaze araçları, açık kasalı kamyonetler vb. için – de satışa sunuldu.

Üretim süresi boyunca bu şasi versiyonları, sedan modeller için yapılan model yenilikleri ve ürün gamı genişletmelerinden aynı şekilde faydalandı. Bu doğrultuda, çok sayıda Ponton dört silindirli modeli özel üst yapılar için şasi olarak da sunuldu.



Ekim 1962’de 180 c ve 180 Dc modellerinin üretiminin sona ermesiyle, Daimler-Benz’de dokuz yıl süren Ponton dönemi sona erdi. Bu süre zarfında Sindelfingen fabrikasında toplam 442.963 adet 180 – 190 D modeli üretilmişti. Bunların 437.310’u sedan, 5.653’ü ise yarım karosere sahip şasi olarak imal edildi.

Teknik açıdan bakıldığında, o zamandan beri üretilen tüm Mercedes-Benz sedan modelleri de aslında Ponton biçimli karoserlere sahiptir. Ancak buna rağmen, "Ponton-Mercedes" terimi, günümüz kullanımında yalnızca bu orijinal model neslini ifade etmek için kullanılmaktadır.

Kaynak: Mercedes-Benz Daimler AG Arşivi

WikiBenz YouTube Ponton Oynatma Listesi / Lütfen Abone Olunuz.

25 Mayıs 2025 Pazar

Daimler AG Arşivinden W124 Mercedes-Benz 1984-1989

 


Aralık 1984'te orta sınıf seride, dokuz yıldır üretilen 123 serisinin yerine geçecek yeni bir model nesli tanıtıldı. 124 serisinin teknik genel konsepti, kompakt sınıfa sıkı bir şekilde benziyordu; yüksek mukavemetli çelik levhaların kullanımı ve diğer ağırlık azaltıcı malzemelerin yanı sıra gövdenin aerodinamik optimizasyonu ile yakıt tüketiminde belirgin bir azalma sağlandı.
Ayrıca, S-Serisi ve kompakt sınıf ile elde edilen güvenlik standardı, hafif yapıya rağmen daha da iyileştirildi. 124 serisinin iç mekânı yüksek yan darbe ve devrilme direnci ile dikkat çekiyordu ve ön ve arka bölümlerde karmaşık deformasyon bölgeleri ile donatılmıştı. Önemli bir kriter olan %40 örtüşmeli ve 55 km/s hızla asimetrik ön çarpışma testi artık orta sınıf sedanlar tarafından da karşılanıyordu. Ayrıca, yaya ve bisiklet sürücülerini korumak için temas bölgeleri darbe emici şekilde tasarlanmıştı.



Stilistik tasarım açısından, kompakt sınıf ile birçok ortak nokta bulunuyordu. Bununla birlikte, yeni model serisi aynı zamanda ilk kez kullanılan ve "form follows function" ilkesine sadık kalarak nesnel-fonksiyonel arka plana sahip özgün tasarım unsurlarıyla da kendini gösteriyordu. Aracın arkaya doğru incelen ve yan üst kenarlarda güçlü bir şekilde yuvarlatılan karakteristik şekli aerodinamik açıdan özellikle avantajlıydı ve rüzgar tünelinde yapılan deneylere dayanıyordu. İki diğer tipik tasarım özelliği - trapez şeklinde uzatılmış bagaj kapağı ve neredeyse kare şeklindeki arka farların eğik iç kenarları - hacimli bagajın yüklenmesini kolaylaştıran özellikle düşük bir yükleme kenarı sağlıyordu.


Dikkate değer yenilikçi bir tasarım detayı, %86'lık bir silme alanı ile o dönemde dünya çapında bir otomobildeki en geniş silecek alanını sağlayan kaldırma hareketiyle çalışan panoramik cam sileceğiydi. Dönme hareketine eklenen kaldırma hareketi sayesinde ön camın üst köşeleri, geleneksel tek kollu sileceklerden çok daha verimli şekilde temizlenebiliyordu. Elektrikli ısıtmalı cam yıkama nozulları ise serinin tüm modellerinde standart donanım olarak sunuluyordu.


Kompakt sınıftan zaten bilinen ön ve arka aks yapıları, mükemmel sürüş özellikleri sağlıyordu. Yeni orta sınıf modeller de, her biri üçgen biçimli salıncak kollarıyla yönlendirilen ve fren dalma desteğine sahip olan amortisör destekli bir ön aksa ve her arka tekerleğin beş bağımsız bağlantı koluyla yönlendirildiği bir arka aks sistemine sahipti.

Motorlar büyük ölçüde tamamen yeni geliştirmişti; yalnızca 200 ve 230 E tiplerindeki dört silindirli motorlar önceki W123 serisinden alınmıştı. Temelden yeniden tasarlanmış olan 2.6 ve 3.0 litre hacmindeki altı silindirli enjeksiyonlu benzinli motorların yanı sıra, daha önce 190 D modelinde kullanılan 2.0 litrelik dört silindirli motorun, şimdi 2.5 litrelik beş silindirli ve 3.0 litrelik altı silindirli versiyonları ile tamamlandığı yeni bir dizel motor nesli de mevcuttu.

Dış görünüm açısından serideki tüm modeller neredeyse tamamen aynıydı; farklılıklar yalnızca altı silindirli modellerde çift çıkışlı olan son susturucuda ve 300 D ile klima sistemine sahip araçlarda bulunan lamel benzeri hava girişli ön tamponda görülüyordu.



Frankfurt Otomobil Fuarı’nda (IAA), sedan modellerin piyasaya sunulmasından sekiz ay sonra, Eylül 1985’te 124 serisinin bir T-Modell (station wagon) versiyonu tanıtıldı. Aynı zamanda, Otomatik Kilitli Diferansiyel (ASD), Çekiş Kontrol Sistemi (ASR) ve otomatik devreye giren dört tekerlekten çekiş sistemi 4MATIC gibi üç aşamalı elektronik sürüş dinamiği sistemlerini kapsayan "Mercedes-Benz Sürüş Dinamiği Konsepti" de tanıtıldı. Yeni konseptin teknik olarak en karmaşık sistemi olan 4MATIC, 124 serisinin altı silindirli sedan ve T-Modell versiyonları için sunuluyordu ve karmaşık bir kontrol elektroniğinin yanı sıra, bir transfer kutusu ve diferansiyel içeren tam bir ön aks tahrik sistemi barındırıyordu. Motor bölmesindeki montaj koşulları, 4MATIC modellerinde ön tahrik sisteminin diferansiyelinin yağ karterine entegre edilmesini gerektirmişti. Ancak bu gelişmiş çekiş sistemi, yüksek teknik maliyeti nedeniyle satış fiyatına da yansıyordu. 260 E 4MATIC ve 300 E 4MATIC modelleri, teslimatları ancak 1987 ilkbaharında başlamasına rağmen, arkadan itişli muadillerinden neredeyse 12.000 DM daha pahalıydı.


Mercedes-Benz'in orta sınıf serisinde onlarca yıldır alışıldığı üzere, 124 serisinden de özel yapı üreticileri tarafından ambulans, station wagon veya diğer özel versiyonlara dönüştürülebilecek kısmi gövdeli şasiler sunuluyordu. Bu noktada bir yenilik, şasilerin ilk kez T-Modell versiyonları temel alınarak geliştirilmiş olmasıydı ve bunlar da Bremen’de üretiliyordu. 250 D ve 230 E modellerinin bulunduğu standart dingil mesafesine sahip versiyonların yanı sıra, 250 D, 230 E ve 260 E olarak sunulan uzun dingil mesafeli bir versiyon da yeniden mevcuttu. Bu şasiler üzerine inşa edilen ambulans üst yapılar başta Lorch'taki Binz, Bonn'daki Miesen ve Leeuwarden'daki Visser firmaları tarafından üretiliyordu. W124 tabanlı cenaze araçlarının en tanınmış üreticileri ise Bremen'deki Pollmann, Wülfrath'taki Rappold, Hannover'deki Stolle ve Mayen'deki Welsch firmalarıydı.


Eylül 1985’ten itibaren, karbüratörlü 200 modeli hariç, serideki tüm benzinli modeller için isteğe bağlı olarak üç yollu katalitik konvertörlü kontrollü bir egzoz gazı temizleme sistemi sunuluyordu. Alternatif olarak, "RÜF versiyonu" adı verilen bir seçenek mevcuttu; bu versiyonda araç, katalitik konvertör ve lambda sensörü olmadan, ancak çok işlevli karışım hazırlama ve ateşleme sistemi (MF sistemi) ile birlikte teslim ediliyordu. Bu tip "geri dönüşümlü araçlarda", kontrollü katalizör sistemi istenildiği zaman kolayca ve sorunsuz şekilde sonradan takılabiliyordu. Bu uygulama, o dönemde kurşunsuz yakıtın her yerde bulunmaması nedeniyle müşteriye dönüşüm zamanlaması açısından büyük bir esneklik sağlıyordu.

Altı silindirli modeller RÜF donanımıyla standart olarak sunuluyordu; bu motorların gücü MF sistemine geçişle birlikte biraz azalmıştı. 230 E modelinde ise RÜF versiyonu başlangıçta yalnızca opsiyonel olarak sunuluyordu. Eylül 1986'dan itibaren, karbüratörlü model de egzoz gazı temizleme sistemiyle birlikte sunulmaya başlandı ve kontrollü katalitik konvertör, Mercedes-Benz'in benzinli motorlara sahip tüm otomobillerinde standart donanım haline geldi. Ancak dönüşüme uygun olan "geri dönüşümlü araçlar", fiyat indirimiyle birlikte istek üzerine Ağustos 1989'a kadar sunulmaya devam etti.



1987 yılında, 124 serisinin model yelpazesi tekrar genişletildi. Öncelikle Mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı'nda, üçüncü gövde tipi olarak iki coupé modeli tanıtıldı ve ürün gamı tamamlandı. Ardından Eylül ayında Frankfurt IAA’da, 143 beygir gücündeki 3.0 litrelik altı silindirli turbo dizel motorla donatılmış iki yeni sedan model olan 300 D Turbo ve 300 D Turbo 4MATIC tanıtıldı. Bu motor daha önce, iki yıl önce, ilgili T-Modeller’de kullanılmıştı. Gerçek anlamda dünya prömiyeri yalnızca 4MATIC versiyonuna aitti; geleneksel tahrikli 300 D Turbo ise Nisan 1986’dan beri Mercedes-Benz’in Amerikan satış şirketi MBNA tarafından sunuluyordu.

Turbo dizel modeller, dış görünüş açısından da serinin diğer araçlarından farklıydı: Emme motorlu (atmosferik) versiyonlarda da bulunan ön tampondaki hava girişlerine ek olarak, sağ ön çamurlukta beş adet ilave hava giriş kanadı mevcuttu.



Bir yıl sonra, Eylül 1988’de, Paris Otomobil Fuarı’nda orta sınıf serinin iki yeni modeli tanıtıldı: 200 E ve 250 D Turbo. Bu modellerden sadece biri teknik olarak gerçek anlamda yeni sayılabilirdi: 200 E, yıllardır İtalyan pazarı için üretilmekte olan 2.0 litrelik enjeksiyonlu motora sahipti. 250 D Turbo ise, mevcut parçalardan oluşturulmuştu: Temel olarak 250 D modeliydi, ancak kompakt sınıfta daha önce kullanılan ve bu kez her iki model için de modifiye edilmiş versiyonu ile sunulan 2.5 litrelik turbo dizel motorla donatılmıştı.

Eylül 1988 itibariyle yürürlüğe giren değişikliklerle, 3.0 litrelik altı silindirli turbo dizel modelde olduğu gibi, motorlardaki partikül salınımını azaltmak amacıyla yanma süreci iyileştirildi. Bu amaçla, eğimli püskürtme sağlayan yeni tasarımlı bir ön yanma odası kullanıldı. Bu yeni dizel teknolojisinin olumlu bir yan etkisi de, her iki motorda 4 beygirlik bir güç artışı sağlanmış olmasıydı. 250 D Turbo’nun dış görünümü, ilave hava girişleri açısından 3.0 litrelik kardeş modeliyle aynıydı.

Tüm 124 serisi modeller, Eylül 1988’de genişletilmiş bir standart donanım paketi aldı. Bu paketle artık Anti Blokaj Fren Sistemi (ABS) ve ısıtmalı sağ dış dikiz aynası standart hale geldi. Ayrıca S-Serisi’nden alınan cam yıkama sistemi, ısıtmalı sıvı deposu, ısıtmalı nozullar ve ısıtmalı hortumlarla donatılmıştı.


"Diesel '89" inisiyatifi kapsamında
, Şubat 1989’da, aşırı beslemesiz (atmosferik) dizel otomobiller de yenilenmiş motorlarla donatıldı. Bu motorlar artık eğimli püskürtme sağlayan yeni ön yanma odaları ile donatılmıştı. Buna ek olarak, tüm dizel atmosferik motorların enjeksiyon pompalarına rakım dengeleme modülü eklendi. Bu sayede, yüksek rakımlarda da emisyon değerlerinin düşük kalması sağlandı.

Yapılan bu iyileştirmelerle partikül emisyonu %40 oranında azaltıldı ve bu araçlar, kurum filtresi (partikül filtresi) olmaksızın dahi ABD’de geçerli olan sıkı partikül emisyon sınırlarını karşılayabilecek hale geldi. Ayrıca, motorlar neredeyse is ve duman üretmeden çalışır hale geldi.



Ancak, bu yeni dizel teknolojisinin atmosferik motorlar üzerindeki etkileri yalnızca olumlu değildi. Optimizasyon önlemleri, 200 D modelinde 3 beygir, 250 D ve 300 D modellerinde ise 4 beygir güç artışı sağladı.

Zararlı madde emisyonları, özel olarak dizel motorlar için geliştirilmiş bir oksidasyon katalizörü ile titizlikle ayarlanmış egzoz gazı geri dönüşüm sistemi (EGR) birleştirilerek kullanılan karmaşık bir egzoz arıtma sistemi sayesinde daha da azaltıldı. Bu son derece verimli sistem, Ekim 1990’dan itibaren atmosferik dizel motorlu otomobiller için, altı ay sonra da turbo dizel motorlu modeller için opsiyonel donanım olarak sunulmaya başlandı.

Kaynak: Mercedes-Benz Daimler AG Arşivi

Wikibenz Youtube W124 Mercedes Oynatma Listesi / Lütfen Abone Olunuz.

18 Mayıs 2025 Pazar

Daimler AG Arşivinden W123 Mercedes-Benz

 


1975 - 1985 yılları arasında W114/115 serisi "Strich-Acht" modelleri, Ocak 1976'da tamamen yeni bir tasarım olan W123 serisi ile değiştirildi. Model yelpazesi, 55 PS gücünde 2.0 litrelik dört silindirli dizel motordan 185 PS gücünde 2.8 litrelik altı silindirli enjektörlü motora kadar uzanıyordu.


Yeni model serisi, üç buçuk yıldır üretilen S-Serisi'ne teknik olarak dayanıyordu; bu modellerde olduğu gibi, yeni orta sınıf modelleri de "Strich-Acht" modellerinde zaten tanıtılmış olan yanal kollu arka dingil ve döner kollu ön süspansiyon ile donatılmıştı. Böylelikle, önceki modellerde kullanılan şasi ortadan kaldırıldı. İlk kez 107 ve 116 serilerinde uygulanan birçok diğer güvenlikle ilgili tasarım detayı, şimdi tabii ki orta sınıf modellerine de yansıtıldı. Önceki serilere göre en önemli iyileştirme, daha sağlam bir güvenlik yolcu kabiniydi, sağlamlaştırılmış tavan çerçeve yapısı, yüksek dayanımlı tavan direkleri ve kapı direkleri ile güçlendirilmiş kapılar içeriyordu.

 Ön ve arka deformasyon bölgelerinin enerji emilimi, ön kısımların ve arka bölgenin kontrollü şekilde deforme olabilmesi sayesinde önemli ölçüde artırıldı. Teknik bir yenilik, W123 serisinde ilk kez uygulanan bir güvenlik direksiyon kolonu varyantıydı, burada direksiyon mekanizması ve kılıf tüpü bir dalgalı boru ile birbirine bağlanmıştı. Bu dalgalı boru, çarpışma durumunda yanlara doğru da bükülebilen bir yapıya sahipti ve direksiyon kolonunun aracın içine girmesi tehlikesini daha da azalttı.

Yeni modellerin karakteristik tasarım özelliği, farklı boyutlardaki yuvarlak çift farlardı; ana farın yanında, ortak bir cam koruyucunun altında daha küçük bir halojen sis farı bulunuyordu. Buna karşılık, serinin iki üst modeli olan 280 ve 280 E, dikdörtgen halojen geniş huzmeli farlarla donatılmıştı. Dış görünüm açısından bu 2.8 litrelik iki model, daha düşük güçlü kardeşlerinden üç noktada daha ayrılıyordu: Hem 280 hem de 280 E, çift çıkışlı egzoz sistemiyle (ikiz çıkışlı egzoz boruları), ön camın önündeki krom hava giriş ızgaralarıyla ve arka farların altındaki ek krom şeritlerle donatılmıştı.

Motor yelpazesi büyük ölçüde önceki modellerden devralınmıştı. Tek istisna, artık eski 2.8 litrelik M 130 motoruyla donatılmayan, bunun yerine yeni tasarlanmış 2.5 litrelik altı silindirli bir motorla gelen 250 modeliydi.

Uzun bir geleneğe uygun olarak, W123 serisinin sedanları, iç ve dış yapı üreticileri tarafından ambulans, station wagon ya da diğer özel versiyonlara dönüştürülmek üzere kısmi karoserili şasi olarak da sunuluyordu. Tıpkı önceki seride olduğu gibi, 240 D ve 230 modelleriyle sunulan standart dingil mesafesine sahip versiyonun yanı sıra, 240 D, 300 D ve 250 modellerinin bulunduğu uzatılmış bir versiyon da mevcuttu. Bu şasiler üzerine yapılan ambulans yapıları başta Lorch kentindeki Binz ve Bonn’daki Miesen firmaları tarafından üretiliyordu. W123 tabanlı cenaze araçlarının en tanınmış üreticileri arasında Bremen'deki Pollmann, Wülfrath'taki Rappold, Hannover'deki Stolle ve Mayen'deki Welsch karoseri firmaları yer alıyordu.


1977 yılı boyunca, W123 serisinin model yelpazesi 12 ay içinde üç yeni karoser seçeneğiyle genişletildi. İlk olarak Mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı’nda, tasarım açısından son derece etkileyici bir coupé tanıtıldı; bu model 230 C, 280 C ve 280 CE olarak sunuldu.

 Ağustos ayından itibaren ise 240 D, 300 D ve 250 modelleri, uzun dingil mesafesine sahip 7/8 kişilik sedanlar olarak satışa sunuldu. Bu modeller, tıpkı W115 serisindeki selefleri gibi, özellikle taksi ve kiralık araç firmaları tarafından servis taşımacılığında kullanılıyordu. Son olarak Eylül ayında Frankfurt’taki IAA’da, W123 serisinin dördüncü gövde tipi olan T-Modeller (station wagon) tanıtıldı.

1978 ile 1980 yılları arasında W123 serisinin motor yelpazesinde bazı değişiklikler yapıldı. İlk olarak, Nisan 1978’de 280 E modelinin motor gücü 185 PS’ye çıkarıldı. Ardından, Ağustos ayında 240 D modeli 72 PS gücünde olacak şekilde güncellendi. Şubat 1979’da ise, serinin en düşük güçlü modeli olan 200 D’ye 5 PS daha güç eklendi; aynı zamanda 220 D modeli üretimden kaldırıldı. Eylül 1979’da, 300 D modelinin beş silindirli dizel motoru ile 250 modelinin altı silindirli karbüratörlü motoru da güç artışı aldı.

Dokuz ay sonra, Haziran 1980’de, üç yeni motor tanıtıldı: biri dizel, ikisi benzinliydi. Yaklaşık iki yıldır S-Serisi’nin ihracat modeli olan 300 SD’de kullanılan 3.0 litrelik turboşarjlı beş silindirli dizel motor artık W123 serisinde de kullanılmaya başlandı; ancak başlangıçta sadece T-Model (station wagon) versiyonunda mevcuttu. Bir yıl sonra, Ağustos 1981’de, bu turbo dizel motor W123 serisinin sedan ve coupé versiyonlarında da sunuldu; fakat bu modeller sadece Kuzey Amerika pazarına ihraç edildi.


Yeni benzinli motorlardan ikisi — 109 PS gücünde 2,0 litrelik karbüratörlü motor ve 136 PS gücünde 2,3 litrelik enjeksiyonlu motor — eski, kendini kanıtlamış 2,0 ve 2,3 litrelik motorların yerini aldı. Her iki motor da tamamen yeni tasarlanmış M 102 serisi sıralı dört silindirli motorun iki farklı varyantıydı ve motor yüksekliğini mümkün olduğunca düşük tutmak amacıyla hafif eğimli montaj için tasarlanmışlardı. Bu tasarım tercihi, özellikle gelecekteki model nesillerinde kullanım açısından önemliydi. Güçte %15 ve %25 oranında bir artış sağlanmasına rağmen, yakıt tüketimi yaklaşık %10 oranında azaltılabildi.

Ağustos 1980'den itibaren, W123 serisinin tüm modelleri için isteğe bağlı olarak ABS (kilitlenmeyi önleyici fren sistemi) sunulmaya başlandı. Ocak 1982’de ise ek bir özel donanım olarak hava yastığı (airbag) eklendi.

Temmuz 1981'de karbüratörlü 280 modeli üretimden kaldırıldı; yakıt enjeksiyonlu 280 E modeli ise üretim programında yer almaya devam etti.

Eylül 1982'de, W123 serisinin tüm modelleri kapsamlı bir model güncelleme paketi kapsamında, 280 ve 280 E modellerinden bilinen dikdörtgen geniş huzmeli farlar, A sütunlarında değiştirilmiş rüzgâr yönlendirme profilleri ve yeniden tasarlanmış bir iç mekân ile donatıldı. Ayrıca bu tarihten itibaren dört silindirli modeller de standart olarak hidrolik direksiyon (servolenkung) ile sunulmaya başlandı.

W123 serisinin üretimi, halef modeli W124’ün seri üretiminin başlamasından yaklaşık bir yıl sonra, Kasım 1985’te sona erdi. On yıllık üretim süresi boyunca tüm karoser tiplerinden toplam yaklaşık 2,7 milyon araç üretildi. Bunların 2.375.440’ı sedan, 13.700’ü uzun dingil mesafeli sedan ve 8.373’ü özel yapı için hazırlanmış şasilerdi.

Kaynak: Daimler AG Arşivi

WikiBenz YouTube W123 Oynatma listesi / Lütfen Abone Olunuz...